Laktoz intoleransı, süt alerjisi, veganlık gibi inek sütü tüketmemeye yönelik oluşturulan diyetlerin artmasıyla alternatif bitkisel sütlere olan talep de giderek artıyor. Popüler bir şekilde bu alternatif sütler sağlıklı ve besleyici olarak tanıtılsa da uzun vadede etkilerini ve sonuçlarını kapsayan çok kısıtlı sayıda araştırma bulunuyor. Ayrıca tüketiciler bu alternatifleri inek sütünün direkt yerini alabilecek sütler olduğunu sanıyor.
Peki içtiğiniz süt, süt olmayabilir mi?
Süt tanımının, besin ve temel bileşenlerinin doğru anlaşılması gerekir. Süt benzeri bitkisel içeceklerin market ismi olarak oluşturulan “süt” tanımlamasının kullanılıyor olmasından dolayı süt kelimesinin içeriğini incelemek gerekiyor.
Süt, sağlıklı memeli türlerinin doğum sonrası yavrularını beslemeleri için süt bezlerinde üretilir ve yeni doğan yavruların bütün besin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde adapte olmuş tek yiyecektir. Bu yüzden besin yoğunluklu olup büyüme, gelişme ve destek için olan ihtiyaçları karşılar. Süt besinlerin geri emilimi ve yararlanımını artıran birçok özellik taşır.
Hayvansal süt; göz ardı edilemeyecek şekilde bir enerji, protein, yağ ve kalsiyum kaynağı olup neredeyse günlük gereken enerjinin %8’ini, yağın %12’sini ve proteinin neredeyse %16’sını karşılar. Buna ek olarak tüketilmesi tavsiye edilen kalsiyum miktarının %52’den %67’sine kadarını karşılayabilir.
Bitkisel süt alternatiflerinin tüketiminin artarak hayvansal süte olan talebin azalması, bireylerin ve ailelerin bitkisel sütü hayvansal sütün birebir aynısı olarak anlaşılıp yedeği şeklinde kullanılmasından dolayı sağlık açısından birçok endişeyi beraberinde getirir. Tabii ki bunun en önemli sebeplerinden biri de “süt” kelimesinin bu bitkisel bazlı içeceklerin tanımında kullanılmasından kaynaklanıyor.
Bitkisel bazlı süt alternatifleri genelde inek sütünün ikinci derecede besin değerlerini sunuyor. Gözden geçirilen bitkisel bazlı süt alternatiflerinin protein içeriği tam yağlı inek sütünün ortalama olarak %48’ini karşılıyor. Protein içeriğinin yanı sıra değerlendirilen vitamin ve mineral gibi diğer içerikler ve bu içeriklerin emilimi de inek sütüne kıyasla bitkisel sütlerde daha düşük miktarlarda kalıyor.
Bitkisel bazlı içeceklerin sağlık açısından birçok faydası olmasına dair birçok araştırma bulunuyor ancak bu çalışmaların çok azında bitkisel içeceklerin hayvansal sütün yerini tutabileceğine dair bir karşılaştırmaya yer veriliyor.
Popüler kültürün etkisiyle adını intölerans kelimesiyle birlikte sıkça duyduğumuz laktoz, kalsiyum ve diğer minerallerin biyoyararlanımını arttırırken glikoz, sükroz, maltoz ve nişasta gibi diğer şekerler bu özelliğe sahip değildir. Kazein proteinleri Ca-fosfatları sağlamlaştırarak biyoyararlanımı en yüksek seviyeye çıkarır ve bu sayede bağırsak emilimini güçlendirir. Kazein, mide asidine maruz kaldığında pıhtılaşarak jel halini alır; bu sayede sindirim yavaşlar, tokluğa sebep olur ve besinlerin daha verimli bir şekilde sindirilmesini sağlar. Laktoz intöleransına sahip bireylerde sindirim sorunları oluşturabilen laktoz, sağlıklı bir bireyin beslenmesinde önemli bir yere sahiptir.
Besin eksikliklerinden kaynaklanabilecek olası kalıcı hastalıklardan kaçınmak için tüketicilerin bitkisel bazlı içecekleri hayvansal süte bir alternatif olarak görmemeleri, bitkisel içeceklerin besin değerlerini tam bilerek hayvansal sütten alınamayan besin açıklarını kapatmak adıma diyetlerini düzenleyerek buna göre ayarlamaları tavsiye ediliyor. Bu endişe genel olarak yetişkinler kadar çok çeşit ve fazla miktarda yemek tercihine sahip olmayan bebek ve çocukları kapsıyor. Besin farklılıklarından dolayı aynı zamanda tüketicilerin, bu bitkisel bazlı içeceklerin hayvansal sütlerin yerini tutabileceğini düşünmemeleri ve bu konuda daha bilinçli olması açısından marketlerde sunulurken süt kategorisinde olmaması, isimlendirilirken süt kelimesiyle etiketlenmemesi gerekir.
Sağlıklı günler dilerim...