14 Kasım Dünya Diyabet Günü

1921 yılında insülini bularak diyabet hastası milyonlarca hastanın tedavisini mümkün kılan Fredrick Bantig'in doğum yıl dönümü anısına, her yıl 14 Kasım'da Dünya Diyabet Günü düzenlenerek çeşitli etkinlikler yapılmaktadır. 

415 milyonda 11 yetişkinden 1’i diyabetli olarak bilinmektedir. Ayrıca 2 diyabetli yetişkinden 1’ine (%46,5) teşhis koyulmadığından diyabetli olduğunu bilmiyor. Bunun yanı sıra 7 doğumdan 1’i gebelik diyabetinden etkileniyor.
Tüm yaş gruplarında ortaya çıktığı bilinen diyabet hastalığının ne yazık ki 542.000 çocuk ve Tip 1 diyabet hastası. Çarpıcı bir bilgi! Her 6 saniyede 1 kişi diyabet hastalığından hayatını kaybediyor. 

Diyabet, ülkemizde görülme sıklığı giderek artan, ciddi organ kayıplarına yol açan ve yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilen kronik bir hastalıktır. Diyabetli bireylerin yaşam kalitelerinin arttırılması, beslenme, egzersiz, tıbbi tedavi ve eğitimden oluşan dört temel faktörde mümkün olmaktadır. Diyabet hastalığı, vücudumuzda insülin hormonunun hiç üretilememesi veya vücudun ihtiyacını karşılayacak kadar üretilememesi ya da üretilen insülinin yeterince etki gösterememesine bağlı olarak ortaya çıkar. Diyabet kronik bir hastalık olup hayat boyu tedavi gerektirir.

Özellikle ailesinde diyabet öyküsü olan, hareketsiz yaşayan, sağlıksız beslenen ve vücut ağırlığı fazla olan kişiler diyabet hastalığı açısından risk grubunu oluşturmaktadır. Hastalığın belirtileri; sık idrara çıkma, ağırlık kaybı, ağız kuruluğu, halsizlik ve aşırı susama hissidir.

Diyabetin Tipleri
Tip 1 diyabet : Vücut çok az insülin yapar veya hiç insülin yapmaz.  
Tip 2 diyabet : Vücut insülin yapar fakat yeterli kullanılmaz.
Tip 3 diyabet : “Beyinde görülen diyabet” olarak adlandırılan Tip 3 diyabet, Tip 2 diyabet ve Alzheimer/ demans/ bunama ile birlikte görülmektedir.

Diyabette tedavinin amacı kan şekerini normal sınırlarda tutarak diyabete bağlı gelişebilecek sağlık sorunlarının ortaya çıkışını engellemek veya önlemek, yaşam süresini ve kalitesini yükseltmektir. Diyabeti kontrol altına almanın ilk adımı onu öğrenmektir. Eğitim, fiziksel aktivite, beslenme tedavisi, insülin ve/veya ilaç diyabet tedavisinin birbirini tamamlayan parçalarını oluşturur.

Diyabet Hastalarında Beslenme

Diyabet diyeti; kısıtlayıcı bir diyet olmayıp aslında besleyici gıdalardan zengin, düşük yağ ve karbonhidrat içeriğine sahip, meyve, sebze ve tam tahıl ağırlıklı bir sağlıklı beslenme planıdır. Farklı besin gruplarının makul miktarlarda ve öğün saatlerine uyarak tüketilmesi olarak özetlenebilecek ideal beslenmedir.

Şeker hastalarının uyguladıkları diyet geçici olmamalı, beslenme alışkanlığı haline getirilerek yaşam boyu devam ettirilmelidir. Sahip olunan fazla kilolardan kurtulmak; şeker hastalığını kontrol altına almayı sağlayan en önemli ilkelerden biridir. Öğünler ve öğün araları atlanmamalıdır. Diyetteki posa içeriği artırılmalıdır. Glisemik indeksi yüksek yiyecekler tüketilmemelidir: Patates, havuç, pirinç, beyaz ekmek gibi kan şekerini hızlı yükselten, glisemik indeksi yüksek besinlerden kaçınılmalıdır. Su tüketimi artırılmalıdır.

Şeker ve şekerli yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Yemek hazırlanırken sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılmalıdır.

Diyabet hastalarının kaçınması gereken yiyecekler; doymuş yağlar, trans yağlar, kolesterol ve tuzdur. Bu besin kaynaklarının kullanımı sınırlandırılmalıdır.

2040 da öngörülen istatistik 642 milyon kişiden 10 yetişkinden 1’i diyabet hastası olacağı yönünde...
Verilere göre 2013 yılı itibari ile dünyada 382 milyon diyabetli yaşamakta ve 2035 yılında bu sayının 592 milyona ulaşacağı tahmin edilmekte.
Ve maalesef 2035 yılı tahminlerine göre Türkiye, diyabetli nüfus itibarı ile diyabetin dünyada en yüksek olacağı ilk 10 ülke arasına gireceği gönündedir.