Tıp dilinde inflamasyon yani iltihaplanma, kulağa ilk etapta çok kötü gelse de ilk aşamalarında vücut sağlığı için hayati bir önem taşımak ile birlikte bağışıklık bağışıklık sistemimizin bizi korumak için çalışmaya başladığının belirtisidir inflamasyon. Ne bu kadar masum bir görevi ne de kulağa geldiği kadar kötü bir yeri vardır hayatımızda inflamasyonun.
İnflamasyon, akut ve kronik olmak üzere olarak kendi içinde ikiye ayrılmaktadır. Akut inflamasyon yani aralıklı iltihaplanma vücudumuzun tehlike ve tehdit altında oluşturduğu bir yanıttır. Etkisini beyaz kan hücrelerinin, bağışıklık hücrelerinin ve enfeksiyona karşı savaşmaya yardımcı sitokinler denen maddelerin üretimini artırarak göstermektedir. Aralıklı iltihaplanma belirtilerini kızarıklık, ağrı ve şişlik gibi belirtilerle göstermektedir. Akut inflamasyonda süre 2 haftanın altındadır ve belirtiler oldukça hızlı şekilde gelişir.
Ancak açık bir tehdit almamasına rağmen vücutta iltihaplanma devam ediyorsa kronik inflamasyon gelişir. Kronik inflamasyon genellikle akut inflamasyonun aksine sessiz ve ağrısız bir şekilde ilerleyebilir. Sinsice ilerleyen vücut için büyük bir tehdit oluşturan kronik inflamasyon, obezite, diyabet, kalp damar hastalıkları, kanser, artrit, alzheimer ve depresyon gibi birçok hastalığa davetiye çıkarır.
İnflamasyon ile mücadelede en büyük düşmanlarımız ise sağlıksız beslenme ve yüksek stres seviyesidir. İnflamasyona karşı beslenme alışkanlıklarımızda nasıl iyileştirmeler yapabileceğimizi gelin beraber inceleyelim.
İNFLAMASYONU TETİKLEYECEK YİYECEKLERDEN UZAK DURUN
İnflamasyon, tüketeceğimiz besinlerle daha fazla tetiklenerek ileri seviyeye taşınabilecek bir bozukluktur.
- Aşırı alkol tüketimini,
-Basit şeker ve rafine karbonhidratlar içeren kurabiye, tatlı, hamur işi ve hazır gıdaları,
-Şekerli ve gazlı içecekleri,
-Salam sosis ve sucuk gibi işlenmiş etleri,
-Margarin gibi katı yağları ve kızartılmış yiyecekleri
hayatınızdan çıkarın.
SEBZE VE MEYVE TÜKETİMİNİ İHMAL ETMEYİN
Sebze ve meyve tüketimini arttırmak vitamin, mineral ve liften zengin bir beslenmeyi de beraberinde getirir. Mevsiminde tüketilen sebze ve meyveler yararlılık açısından daha verimlidir. Günlük beslenmemizde yapacağımız sebze meyve çeşitliliği alınacak vitamin ve minerallerin de daha zengin çeşitliliği olmasını sağlayacaktır.
Kronik inflamasyon için kırmızı meyveler ve sebzeler antioksidan içeriği açısından çok iyi bir tercih olacaktır. Domates, çilek, ahududu, böğürtlen zengin antioksidan içeriği olan meyvelerdir.
Ispanak,lahana ve marul gibi büyük yapraklı yeşil sebzeler de iyi birer lif kaynağı olduğundan inflamasyon için yararlılıkları yüksektir.
SAĞLIKLI YAĞLAR TÜKETMEYE ÖZEN GÖSTERİN
Anti-inflamatuar beslenmenin hem en büyük düşmanı hem de en iyi dostu yağlı beslenmedir. Aldığımız yağlar eğer trans veya katı yağlar ise süreci negatif etkilerken omega-3 ve tek zincirli yağ içeren sağlıklı besinler anti-inflamatuar beslenmenin en önemli taşlarındandır.
İçeriğindeki omega-3 ile yağlı balıklardan somon, uskumru, ton balığı ve sardalya, tek zincirli yağlardan zeytinyağı, yağlı tohumlardan fındık, badem, ceviz ve avokado tüketebileceğimiz en sağlıklı yağ kaynaklarıdır.
YEMEKLERİNİZDE ZERDEÇAL KULLANIN
Birçok mutfak kültüründe önemli bir yeri olan zerdeçal, içeriğindeki curcumin ile artrit, diyabet ve romatizma ile savaşta en önemli etkin maddelerdendir. Curcumin ile yapılan çalışmalarda inflamasyon düzeyinde belirgin iyileşmeler gözlemlenmiştir.
Zerdeçal ile birlikte zeytinyağı ve karabiber kullanımı vücutta zerdeçaldan yararlanma anlamında güce güce katmaktadır. Ayrıca zencefil, sarımsak, soğan, kekik ve tarçın anti-inflamatuar beslenmede yemek hazırlarken önemli birer yardımcıdır.
Sağlıcakla kalın,