Ruhumuzda rengarenk çiçekler açtıran, bütün kasveti dağıtıp yeni bir enerji veren güzel güneşe ve bahar aylarına nihayet kavuştuk. Kavuştuk kavuşmasına da evden çalışma stresi, sağlık kaygısı ve bununla birlikte maddi kaygılar ve psikolojik durumumuz kendimizi iyi hissetmeye izin vermiyor olabilir. Bu durumda yoğunlukla canımız bir şeyler yapmak istemiyor ve acısını midemizden çıkarıyor olabiliriz. Aman dikkat! Eğer sizde mutfağa daha sık gidip gelmeye başladıysanız, akşama kadar olduğunuz yerden kıpırdamak istemiyorsanız, kolunuzu dahi kaldıracak gücünüz yoksa ve kendinizi iyi hissetmiyorsanız bu yazıma kulak vermenizi tavsiye ederim.
Beslenme tüm problemlerle başa çıkmak için atılan en basit ancak en kilit adımdır. Elbette burada da öyle! Kendimizi iyi hissetmediğimizde ilk yaptığımız kendimizi mutlu edecek yiyecekler yemek oluyor. Bu akışkan çikolatalı bir kek veyahut koca bir tabak içerisinde binbir çeşit malzeme ve sos bulunan bir makarna olabilir!
Başka bir davranışı inceleyecek olursak yorgunluk ve halsizliğin getirmiş olduğu isteksizlikle yemek hazırlamak dünyanın en zor işi olarak gelebilir ve kendimizi fast food besinlerin, paketli gıdaların içine atıyor olabiliriz. Bir başka durumda da yorgunluktan öğünü direk atlayabilir ve uzun saatler kendimizi aç bırakabilir. Bu durumların hepsi yorgunluğumuzu ve uyku halimizi tetikleyecek, evet! Yanlış duymadınız. Sıkça başvurduğumuz bu davranışlar bize iyi gelmeyecek. Neden mi? Basit karbonhidrat ihtiva eden besinlerin glisemik indeksi yüksek olup kan şekerinizde orantısız dalgalanmalara sebep olur. Aynı şekilde uzun vakitler aç kalmakta kan şekeri regülasyonumuzu bozacağından yorgunluk ve uyku halimizi tetikleyecek hatta uzun dönemde metabolizma üzerinde etkili olarak kilo alımına bile sebep olabilecektir. Bu durumda yapacağımız en güzel davranış antioksidan kapasitesi yüksek, bağışıklığımızı yükseltecek vitamin ve minerallerden yüksek ve mevsiminde taze sebze ve meyveleri tüketecek bir beslenme planı oluşturmak olacaktır. Ayrıca özellikle süt, muz, brokoli, ananas, ceviz, badem, semizotu, lahana, somon, yulaf gibi besinler yorgunluğumuza iyi gelecektir.
Bonus Olarak!
Mutluluk hormonu olarak adlandırdığımız seratoninden yüksek besinleri de aralara eklemek mantıklı olacaktır. Şimdi size beslenme dışında ancak beslenme ile ilintili diğer sebeplerden de bahsetmek istiyorum. Beslenmenin ayrılmaz bir diğer parçası su! Suyu düzenli ve yeterli tüketmiyorsak bu da yorgunluk halimizi devam ettirecektir. Üstelik, baş ağrısı, baş dönmesi, ağız kuruluğu gibi birçok sorunlara da sebep olabilir, yine yetersiz su tüketiminde metabolizmamızın yavaşlaması söz konusu olabilir.
Fark etmediğimiz veya önemsemediğimiz bir diğer nokta kan değerlerimiz!
Eğer mümkünse her 6 ayda bir kan tahlili yaptırmak olası bir hastalık, vitamin ve mineral eksikliği tedavisinde erken tedavi için çok önemlidir. B vitamini ve D vitamini eksikliklerinde halsizlik ve yorgunluk yapma olasılıkları fazladır. Halk arasında kansızlık olarak bilinen demir eksikliği problemi, insülin direnci, bağırsak problemlerimiz fark etmeden bizleri yorgunluğa teşvik eden problemlerden birkaçıdır.
Unutmayın, harekete geçmezseniz hayatınızı elinize alamazsınız!
Sağlıcakla kalın.