En Sağlıksız 5 Yiyecek

Beslenme, insanların yaşamlarını sürdürmeleri için en gerekli olan ihtiyaçtır. Bunun en başta sebebiyse vücudun gün içinde yapım ve onarım için enerji ihtiyacının olmasıdır. Yaşamın sürdürülmesi ve sağlığımızın optimize edilmesi için besin öğelerinin düzenli ve yeterli miktarlarda alınması gerekmektedir. Sağlıklı ve dengeli beslenmediğimizde bazı vitamin-mineral yetmezlikleri, sindirim sistemi hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, eklem hastalıkları-mekanik güçlükler, kanser, koroner rahatsızlıklar ve bazı psikiyatrik/psikolojik rahatsızlıklara zemin hazırladığı tespit edilmektedir. İşte bu yüzden sağlığımız için zararlı etkileri bulunan gıdaladan uzak durmamız gerekmektedir. Sizler için günlük hayatta en fazla karşılaştığımız sağlıksız 5 gıdayı derledim. Şimdiden keyifli okumalar…

1) Paketli Yiyecekler

Paketli/ambalajlı ürünler içeriğinde gıda boyaları, sodyum sülfit, sodyum nitrat, potasyum bromat gibi pek çok maddenin yanı sıra aspartam, monosodyum glutamat, yüksek fruktozlu mısır şurubu da yer alması sebebiyle sağlık açısından pek çok olumsuz etkileri bulunmaktadır. Monosodyum glutamat (MSG) tüketiminin kanserli hücrelerin veya kanser riskinde artışa sebep olduğuna dair kesin bir kanıt olmasa da bilim dünyası tarafında tartışılan konular arasında yer almaktadır. Yiyeceklerin renklerinin daha canlı görünmesini sağlayan gıda boyalarının özellikle çocuklarda davranışsal bozukluklara ve IQ seviyesinde düşüşlere sebep olduğu düşünülmektedir. Potasyum bromat, hamuru pekiştirmek, daha iyi kabarmasını sağlamak ve piştiğinde daha beyaz görünmesini sağlamak için kullanılmaktadır. Araştırmalar, potasyum bromatın karaciğer ve bağırsak hücrelerinde DNA hasarına yol açabileceğini göstermektedir. 

2) Beyaz Şeker

Beyaz şeker vücudumuzda sindirildikten sonra karaciğer tarafından toplanır ve fazlası yine karaciğer tarafından yağ olarak depolanmaktadır. Aşırı şeker veya şekerli gıda tüketimi varsa karaciğerde yağlanmanın artmasına neden olmaktadır. Yapılan birçok çalışma şeker tüketiminin insülin direncine yol açtığını göstermektedir. İnsülin direnci oluşan kişilerde de metabolik sendrom, obezite, tip 2 diyabet ile kalp damar hastalıkları riski de artmaktadır. Amerikan Kalp Cemiyeti’nin yayınladığı günlük olarak alınabilecek şeker miktarı üst düzeyi erkekler için 35 gram, kadınlar için ise 20 gram şeklinde belirtilmiştir.

3) Margarin

Margarin, Amerika’nın yağ kıtlığı olduğu ve yaşam maliyetinin yüksek olduğu I. Dünya Savaşı sırasında popülerlik kazanmış olup, daha pahalı olan tereyağına ucuz bir alternatif olarak halk tarafından hızla mutfaklardaki yerini almıştır. Margarinler hidrojenize yağlardır. Sıvı yağların sıvı olmalarını sağlayan bağlarının hidrojenle doldurularak katı hale getirilmiş şeklidir. Maliyet açısından tereyağına oranla çok daha avantajlı olan margarin, ne yazık ki trans yağ oranlarını en yüksek seviyede taşıyan yiyecekler arasındadır.  Margarinin çok miktarda tüketilmesi; diyabet, yüksek kolesterol, kalp hastalıkları gibi pek çok hastalık açısından risk oluşturmaktadır. Aşırı trans yağ tüketimi kalp hastalıklarına yakalanma riskini artırmaktadır. Trans yağ oranı yüksek besinlerle beslenme, vücutta LDL (kötü kolesterol) ve HDL (iyi kolesterol) arasındaki dengeyi bozmaktadır. 

4)Tatlandırıcılar Ve Tatlandırıcı İçeren Ürünler

Doğal tatlandırıcılar sakkaroz, glukoz, fruktoz, galaktoz, maltoz, laktoz, yüksek fruktozlu mısır şurubu ve stevia; suni tatlandırıcılar ise aspartam, sakkarin, sukraloz ve asesulfam-k’dır. Light, şekersiz, diyet, kalorisiz ya da diyabetik ibareleri besinlerde bulunan tatlandırıcıların ve bu besinlerin sınırsız bir şekilde tüketilebileceği anlamına gelmemektedir. İsrail’de yapılan bir araştırmaya göre, aspartam, sakarin ve sukraloz gibi yapay tatlandırıcıların Tip 2 Diyabetin oluşumuna katkı sağlayabileceği belirtilmektedir. Fareler üzerinde yapılan deneylerde, tatlandırıcı verilen farelerde glikoza karşı reaksiyon oluştuğu bildirilmiş ve bu duruma da tatlandırıcının bağırsaklardaki bakteri florasını değiştirmesinin yol açtığı düşünülmektedir. Benzer bir deney insanlar üzerinde yapıldığında aynı sonuç alınmıştır. Tatlandırıcıların insan üzerindeki uzun dönemli etkileri konusunda kesin sonuca varmak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu belirtilse de diyabet, kalp ve damar hastalıkları, obezite gibi insan sağlığını önemli ölçüde etkileyen hastalıklarda payının olduğu şüphesiz bir gerçektir.

5) İşlenmiş Etler

Etin kırmızı rengini korumak, yağ oksidasyonunu baskılayarak lezzeti artırmak, bakterilerin büyümesini önlemek, lezzeti artırmak ve gıda zehirlenmesi riskini azaltmak amacıyla nitrat vb. katkı maddeleri katılmaktadır. Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalar nitrozaminlerin bağırsak (kolon) kanseri oluşumunda önemli bir rol oynayabileceğini göstermektedir.

Bu besinlere baktığımızda çoğunun ortak özelliği sanayileştirilmiş ve doğal olmayan, paketli besinlerden oluşmalarıdır. Sözlerimi toparlarken yaşamın sürdürülmesi ve sağlığımızın optimize edilmesi için besin öğelerinin düzenli ve belirli miktarlarda alınması gerektiğinin altını çizmek istiyorum. Sağlıklı yarınlar için günlük beslenmenizde bahsettiğim besinleri eklememenizi öneririm. 

Sağlıklı günler dilerim.