Lipödem

Günümüzde ağrılı selülit olarak da bilinen lipödem, ilk olarak 1940 yılında Allen tarafından “kalça, uyluk, bacak ve kollarda subkutan yağ birikimine bağlı olarak tüm ekstremitelerin simetrik şişmesi ile karakterize kronik bir rahatsızlık” olarak tanımlanmaktadır. Lipödemin etiyolojisi ve patogenezi net olmamakla birlikte; hormonal ve genetik faktörlerin olası rolü öne sürülmektedir. 
Lipödem çoğunlukla kadınları etkilemektedir ve hamilelik veya menopoz gibi hormonal değişikliklerde ortaya çıkabilmekte veya şiddetlenmektedir bu da östrojenle ilişkili bir etiyolojiyi düşündürmektedir.
Lipödem sıklıkla lenfödem, kronik venöz yetmezlik, fibromiyalji veya obezite ile karıştırılmaktadır. Buradaki ayırıcı tanı lipödemin hemen hemen her zaman iki taraflı; lenfödemin ise tek taraflı veya iki taraflı olmasıdır. 

LİPÖDEM TİPLERİ
Tip 1 Lipödem 

Yağlanma yoğun olarak karın ve kalça bölgesinde birikir.

Tip 2 Lipödem
Yağ dokusu vücudun kalça kısımından başlayarak dizlerin iç kısmına kadar inerek birikme yapar.

Tip 3 Lipödem
Kalça da dahil olmak üzere kalçadan başlayarak ayak bileklerine kadar yap birikir ancak ayak kısmı bu şişkinlikten etkilenmez

Tip 4 Liöpdem 
Yağ dokusu her iki kolda da birikir.

Tip 5 Lipödem
Yağ dokusu bacakların alt kısmında birikir.                                                                                                  

LİPÖDEMİN 3 EVRESİ 
Evre 1 Normal cilt yüzeyi, nadiren görülen çok sayıda küçük nodüllerin olduğu evredir.
Evre 2 Düzensiz cilt yüzeyi, deri altı yağ dokusunda daha büyük nodüllerin olduğu evredir. 
Evre 3 Artmış yağ dokusu, büyük nodüller, deformiteler, özellikle kalçada, uyluklarda ve diz çevresinde yağ çıkıntısının artması nedeniyle cilt yüzeyinde deformasyonların olduğu, şiddetli ağrıların yaşandığı evredir.
Ağrı, lipödemde önde gelen semptomlardan biridir bu durum depresyon ve bozulmuş yaşam kalitesi ile ilişkili olduğundan ağrının azaltılması ana tedavi yaklaşımıdır.

TEDAVİ YÖNTEMLERİ
1. Cerrahi Tedavi
Yağ dokusunu azaltmak için tek çözüm olan cerrahi tedavi, öncelikle liposuction ve lipektomiyi içermektedir. Lipödem tedavisinde liposuction, büyük miktarda yağ kütlesini boşaltmak için değil, ağrıyı azaltmak ve yaşam kalitesini iyileştirmek için kullanılmaktadır. 

2. Tıbbi Beslenme Tedavisi
Lipödemli bireylerin, sağlıklı beslenmeye yönlendirilmesi ve obezite risklerinin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Tıbbi beslenmelerindeki temel amaç tokluk insülin ve glikoz dalgalanmalarını en aza indirmektir. 
Bununla birlikte diyet, alt ekstremitelerde biriken yağ dokusunu azaltmamaktadır ancak ketojenik ve glikoz regülasyonunu sağlayacak düşük glisemik indeksli besinlerin yer aldığı bir beslenme modeli; ödem, hipoksi ve inflamasyonu azaltarak ağrının azalmasına yardımcı olabilmektedir.

3. Egzersiz
Düzenli olarak yapılan günlük egzersizler, lipödem hastalarında baldır – kas pompasının daha aktif çalışmasına yardımcı olarak; venöz akımı hızlandırıp ödem oluşumunu azaltmakla birlikte kilo korunumuna ve obezite riskine karşı fayda sağlamaktadır. 
En uygun egzersizler havuzda yürüme, hızlı yürüyüş, bisiklet sürme ve yüzmedir. Hastalar sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz ile bacaklarındaki ağrıda azalma hissetmektedirler fakat lipödemin tam anlamı ile düzelmeyeceği unutulmamalıdır.
 

Tıbbi Beslenme Tedavisi Planlarken Dikkat Edilmesi Gereken Noktalar 

1. Artmış östrojen seviyeleri sebebiyle diyette fitoöstrojenler sınırlandırılmaktadır.

2. Hastalığın ana nedeni olan iltihabı tedavi edemeyeceğinden dolayı uzun süreli diüretik kullanımından kaçınılmalıdır.

3. Artan BMI ile azalan D vitamini seviyeleri izlenmeli ve eksiklik durumunda tedavi edilmelidir.

4. Lipödemli kadınların %27 – 36 ‘sında hipotiroidi saptanmıştır, bu nedenle bireylerin tiroid fonksiyonları değerlendirilmelidir.

5. Ağrıyı ve şişkinliği azaltıp aynı zamanda hipotiroid tedavisindeki öneminden dolayı selenyum kullanımı önerilmektedir.


Yapılan Çalışmalar
2017 yılında Nutrient Dergisi’nde yayımlanan bir çalışmaya göre lipödem için sağlıklı beslenme modeli bitki bazlı veya ketojenik olabilir. Araştırma, hayvan temelli diyetlere göre tüm ölüm nedenlerinin azalmasıyla ilişkili olan sebze bazlı düşük karbonhidratlı diyetleri desteklemektedir.


Ayrıca, 2018 yılında Biological Psychiatry Dergisi’nde yayımlanan çalışmada lipödem hastalarının dışında, hem hayvanlarda hem de sağlıklı insanlarda yapılan araştırmalar, ketojenik beslenmeyi benimsemenin ruh halini, dikkati ve sosyal etkileşimleri iyileştirdiğini ve ayrıca beyin işlevini etkileyen olası altta yatan mekanizmalar yoluyla depresyonu azalttığını göstermiştir.

Sağlıklı günler dilerim...